5. Kadıköy Plak Günleri’nin ardından

Geçtiğimiz haftasonu, Kadıköy Belediyesi tarafından bu yıl beşinci kez düzenlenen ve belediyenin bahçesinde gerçekleşen Plak Günleri’ndeydim.

90’lı yıllarda sadece meraklılarınca peşinde koşulan ve demode durumda olan plak formatı, Türkiye’de özellikle 2008 yılında vizyona giren Çağan Irmak filmi “Issız Adam“ın etkili rüzgârıyla kitlesel bir moda metası oldu ve 70’li yılların şarkıları çokça dinlenmeye hatta radyolarda çalınmaya başladı. (Ciddi bir talep artışı olunca 70’li yılların, özellikle de filmde kullanılan şarkıların, plaklarının fiyatları 5’e 10’a katlandı.)

Takip eden süreçte tüm dünyada her geçen yıl CD satışları düşmeye plak satışları ise yükselmeye devam etti ve kısa bir süre önce de ilk kez plak satışları CD’yi solladı. (Amerika ve Avrupa’da yeni çıkan albümler 2000’li yıllarda da CD’nin yanı sıra, az miktarda, plak formatında da basılıyordu.)

Neşet Ertaş anısına düzenlenen bu yılki Kadıköy Plak Günleri’nde katılımcı firma ve plakçı sayısı oldukça fazlaydı, ismini ilk kez duyduğum plakçılara bile rastladım. İlk günün etkinliklerinden, anılardan anekdotlarla dolu Ayferi söyleşisi ilgi çekiciydi. Murat Beşer’in yönetimindeki ikinci söyleşide de koleksiyoner Ercan İmre ve Rainbow45 Records’tan Salih Karagöz, özellikle plak toplamaya yeni başlayanlar için önemli ipuçları ve tavsiyeler verdiler.

Uzun yıllardır plak toplayan biri olarak, çokça plakçıyı bir arada bulma şansı veren Plak Günleri‘nden bir beklentim de bu günlere özel kampanyalar yapılması. Bir çok stand nakit ödemede indirim yapıyordu ve fiyatlar genel olarak uygundu. Zihni Müzik’in 40 TL kampanyasında dişe dokunur albümler vardı; ben Kansas, Nektar, Bryan Ferry plaklarını kaptım.

Exit Music standından, yine 40 TL’ye, Mikis Theodorakis, Kokotas, Doro, Omega plaklarını aldım. İlk kez orada gördüğüm bir plakçıydı Exit, sahibi hoş sohbeti ve müzik kültürü olan biriydi, olması gerektiği gibi. Bazen bir plak almak için girdiğiniz dükkandan bu etkenler nedeniyle daha fazla plak alıp çıkarsınız. Bazı standlarda normalin üzerinde fiyatlar vardı, böyle bir etkinlikte bu duruma anlam veremedim.

Tantana Records standında Taner Öngür‘ü görünce koyu bir muhabbete girdik ve sonrasında bende eksik olan plaklarını alıp imzalattım. Taner Abi bulunduğu ortamı enerjisiyle aydınlatan bir insan ve önceden duyurulan bir imza günü olmamasına karşın orada Taner Abi’yi gören pek çok kişi gelip plak imzalattı ve fotoğraf çektirdi. Ben de Taner Öngür ve son albümündeki partneri Serap Yağız’la fotoğraf çektirmeyi ihmal etmedim.

Bence imza etkinlikleri ayrı bir alanda değil, kitap fuarlarında olduğu gibi ilgili firmanın standında olmalı. Bu, sıcak satışa da gayet olumlu yansır. Etkinlikler arasında duyurulan Ümit Tokcan imza günü, söyleşi alanında yapıldı ve yağmurlu, soğuk havaya karşın oldukça ilgi gördü. Karadeniz türkülerinin bu duayen isminin “Hekimoğlu” plağının yeniden basılmış olması ve bunun bir imza günüyle taçlandırılmasında emeği geçenleri kutlamak gerek.

Sahaflarda, antika pazarlarında ve plak günleri gibi etkinliklerde uzun zaman harcadığım için alandaki yeme-içme olanaklarına da önem veriyorum.

Alana girer girmez solda soğuk sandviç, tatlı ve çay satan bir büfe vardı. Tek seçenek olarak gözüken bu büfeden mecburen kuru bir sandviçle açlığımızı bastırmaya çalıştık. Ancak saatler sonra tesadüfen asıl yeme-içme standlarının binanın arkasında olduğunu öğrendik. O alanda da iki yiyecek ve bir kahve standı vardı. Girişte yeme-içme alanına bir yönlendirme işareti konmalıydı. Eğer yeme-içme alanı binanın arkasında ise plak satış alanındaki büfenin orada ne işi ve ayrıcalığı vardı?

Daha önce hiç belediye bahçesinde bir etkinliğe katılmamıştım. Ulaşım ağının tam ortasında yer alan belediyenin geniş bir alana sahip olan bahçesi pek çok açıdan avantajlı olsa da atmosfer olarak, daha önce Moda’da yapılan Plak Günleri’nin heyecanından uzaktı. Önümüzdeki yıl daha da iyileştirilmiş olanaklarıyla 6. Plak Günleri’nde görüşmek dileğiyle.

ÖZGÜR ÖGÖZ